” Ruh göçü inancı “ kişinin ölümünden sonra, ruhunun bir başka bedende yaşamını sürdürmeye devam ettiğini öne süren bir halk inancına dayalıdır. Yani, ruh göçü insanın ölümünden sonra başka bir bedende ve yepyeni bir kişilikle tekrar hayata gelişine dair olan sapkın bir inançtır. Bu inanca sahip olan kişiler “ben ilk yaşamımda kraldım, vezirdim, çok zengindim, tüccardım vb.” değişik kimlikle yaşam sürdüklerini iddia ederler. Bu yazı, Kuran-ı Kerim ayetlerine dayalı olarak bu ruh göçünün imkansızlığını gözler önüne sermek için kaleme alınmıştır. Şimdi, ayetler eşliğinde ve maddeler halinde Kalu-Bela’dan yola çıkarak, niçin ruh göçü yoktur açıklayalım:
1-Topraktan yaratılış ruh göçünü reddeder: İnsanın topraktan yaratıldığını beyan buyuran ayetlerden biri şudur:” O,öyle bir halıktır ki, sizi bir çamurdan yarattı, sonra bir ecel takdir etti. Adı konulmuş bir ecel de O’nun nezdindedir. Sonra da siz hala şüphe ediyorsunuz” (Enam 55).Bu ayette zikredilen çamur, sulu topraktır. Topraktan yaratılış evresinde her bir insanın yaşam-ölüm çizgilerinin sınırlarının çizildiği “ecel” kavramı ile vurgulanmıştır. Bilindiği gibi “ecel” ölüm demektir.Yaşam-ölüm çizgisinin sınırları, topraktan yaratılışda Allah tarafından belirlendiği için, yaratılıştan-kıyamete kadar kaç kişinin dünyaya geleceği Allah tarafından bilinir ve sayıları bellidir. Tüm yaratılanların ve insanların teker teker sayıldığı şöyle beyan buyurulmuştur: “Göklerde ve yerde kim varsa,hepsi Rahman’a kul olarak gelecektir! And olsun ki, hepsini kudreti ile kuşatmış, hepsini teker teker saymıştır. Hepsi de kıyamet günü tek başına O’na gelecektir.” (Maide 93-95). https://facebook.com
Topraktan yaratılış evresinde tek tek sayılm ış olan insana, şekil yani beden verildikten sonra (spermden yaratılış) ruh üflenmiştir: ” O, yarattığı her şeyi güzel yarattı ve insanı yaratmaya bir çamurdan başladı. Sonra, insanın neslini hakir (değersiz) bir suyun özünden meydana getirdi. Sonra onu belirli ölçülerde şekillendirip, içine ruhundan üfledi. Bu suretle sizin için işitmeyi, görmeyi ve kalpleri meydana getirdi…”(Secde 7-9). Görüldüğü gibi, topraktan yaratılırken tek tek sayılan insana, spermden yaratılış aşamasında da (ana karnında cenin iken)ruh üflenmiş ve yaratılış sona ermiştir. Topraktan yaratılma aşamasında var edilmiş olan bir kişinin, bir başka ana babadan bir başka spermle tekrar var olması imkansızdır. O halde, hiç kimsenin ikinci kez dünyaya gelmesi, ikinci kez bedenlenmesi yani yaratılması söz konusu değildir. Ayet bunu çok net vurgular:” And olsun ki, ilk defa yarattığımız gibi bize geldiniz” (Kefh 48). Ruh göçüne inananlar şöyle de uyarılmışlardır:” Yoksa kendileri bir yaratıcı olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa kendi kendilerini mi yarattılar?” (Tur 35). Kaldı ki, ölümden sonra, ahiretteki diriliş gününe kadar, insanın bir kez daha dünyaya geri gönderilmesinin söz konusu olmadığı çok kesin bir dille şöyle vurgulanmıştır: “Sonunda her birine ölüm geldiği vakit, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönder! Belki ben güzel bir amel işlerim” diyecek. Hayır! Hayır! Onun söylediği boş bir sözdür. Önlerinde ise, yeniden diriltilecekleri güne kadar, bir perde vardır” (Müminun 100). Bu perde, zaman perdesidir. Niçin ruh göçü yoktur sorusunun ikinci cevabına geçiyoruz. https://kurandakihayat.com/
2-Spermden yaratılış ruh göçünü reddeder: Allah, insanı sudan yarattığını beyan buyururken de şu ayrımı çok net vurgulamıştır: Sperm ve Kan: ” sudan insan yaratan ve onda nesep ve hısımlık meydana getiren O’dur…” (Fussilet 54).Zürriyetler spermle, hısımlık kan ile zikredilmiştir.Ancak kan, sperm gibi öyle alelade bir su değildir.”KAN” insanlara haram kılınmıştır. Çok haklı bir neden olmadıkça kan dökmek çok büyük bir günahtır. (Nisa 92-93). Çünkü, Allah cc. insanı “bir kan pıhtısından “yaratmıştır. (Alak 2).,şte, sudan nesep yani zürriyet ve hısımlık meydana getiren Yüce Rabbimiz, bunun bir silsileyi takip ettiğini de bildirmektedir: ” De ki:” Sizi yeryüzünde nesiller halinde yaratıp yayan O’dur! Sonunda toplanıp O’nun huzuruna geleceksiniz..”( Mülk 24). Ruh göçü, bir tesbih tanesi gibi dizilmiş olan zürriyetleri birbirine bağlayan silsileyi parçalar. Bu yüzden, spermden yaratılış ruh göçünü reddeder; ruh göçü yoktur der. https://kurandakihayat.com
Olayı biyolojik açılımla ele almak istersek, bildiğiniz gibi bitki, hayvan ve insan hücrelerinin çekirdekleri bir zarla örtülüdür. Buna hücre zarı denir. Hücre zarı, sitoplazma dediğimiz sudan oluşmuş bölgeyi çevreler. Sitoplazma, çekirdekten emir alan RNA’ları, proteinleri ve hücrenin tüm yedek besinlerini, örneğin, şeker ve yağ gibi içinde barındırır. Sitoplazmanın içinde hücre çekirdeği bulunur. Çekirdekte, bitki, hayvan veya insana ait olan bir hücrenin hayatını ve genetik karakterinin geçiş bilgilerini içinde barındıran DNA (ATGC) ve kromozomlar vb. bulunur. Kromozomlar genleri taşırlar. Genler, hem bir insanı diğer insanlardan ayıran özellikleri; hem de anne ve babadan miras alınan karakteri taşırlar. Böylelikle zürriyetler birbirlerini takip ederler. (ruh göçünde anne ve babadan miras alınan genler yoktur; dolayısıyla zürriyetlerin birbirlerini takip etmesi mümkün değildir). Nesiller halinde sperme dayalı olarak yaratılan her insan, ölümle birlikte Allah’a iade ve teslim edilirler: ” ..vefat edenler, hak mevlaları Allah’a iade ve teslim edilirler.” (Enam 62). Teslim edilmiş olan her ruh, ancak kıyamette bedeniyle tekrar birleşir (Tekvin 7). Yani bedenimiz toprak olduktan sonra, topraktan bir kez daha yaratılır: “Sizi topraktan yarattık, yine sizi ona iade edeceğiz, hem de ondan sonra sizi bir defa daha oradan çıkaracağız!” ( Taha 55). Ölümden sonra, ruhun bedeble yeniden birleşeceği tek bir diriliş anı, zamanı vardır: O da dirilişte, yani kıyamette vuku bulacaktır. Zaten kıyamet “Ayağa kalkıp dikilmek” demektir. http://twitter.com
Özetlersek, insan dünyaya bir kere gelir, Öldükten sonra, tekrar başka bir bedende hayat bulması mümkün değildir. Kuran’da hiçbir ayet ruh göçüne geçit vermez. Tam tersine yaratılış-ölüm skalasında tekrar tekrar vurgulanan ifade şudur: Ruh göçü yoktur.
Gelecek yazıda görüşmek üzere!
PS: Ruh göçü diye tercüme ettiğimiz (reencarnation) HİNDUİZM kökenlidir; ruhun bedenden bedene göç etmesiyle ilgisi yoktur. Onlardaki temel inanç ruhun “samsara’dan” kurtulmasıdır. Bu alanda bilgi edinmek isteyenler için önerebileceğim referans kitabı: LİVİNG RELİGİON, Second Edition, MARY PAT FİSHER, Prentice Hall, Englewood Cliffs, N.J. 07632. p:62-110.
Definitely one of the many most important topics that the human kind is curious about and asking these questions to themselves. Thank you for explaining so well. Looking forward to more knowledge and new topics.
Thank you for another topic which is thoroughly explained with evidence.