Nefs, Alemlerin Rabbi olan Allahü Teala tarafından yaratılmıştır: …sizi bir tek nefisten yaratan O’dur. Eşini de ondan yarattı…” ( Araf 189 ). Nefsin mahiyeti nedir?Nefsimiz yani benliğimiz, akıl, arzu, duygu gibi elle tutulmayan, soyut bir niteliğe sahiptir. Elbette, bu nitelikler, bizim davranış, hareket, tutum ve niyetlerimize yön vermektedirler. Kuran, doğada hakim olan “varlık” ve ” güç” kavramlarındaki hareket- düzen ve kuralların nefsimizde de hakim olduğunu vurgular. O halde, nefsin mahiyeti “Varlık ve Güç” kavramlarına göre nedir?
Kuran-ı Kerim’de nefs (enfüs, nufüs) bir ” Varlık” olarak şu anlamlarda kullanılmıştır:
1-Hem ” kendinizi” hem de ” benlik” anlamlarında: “…(şeytan) benim size karşı bir hakimiyetim yoktu. ancak sizi davet ettim, siz de icabet ettiniz! O halde beni kınamayın kendi nefislerinizi kınayın! ” (İbrahim 22). Bu ayetle kişinin gafleti dolayısıyla nefsine/benliğine hakim olan kötü düşünce, duygu, arzu ve niyete dikkat çekilirken, aynı zamanda kafirler, müşrikler, zalimler ve münafıklar uyarılır. Fakat, şeytanın tuzaklarından korunması için mümine de bir ikaz vardır. Nefsin mahiyetini anlayan her mümin “nefsi emmare”nin ne olduğunu bilmelidir ki, korunabilsin. Nefsi Emmare, insanı kötülüğe teşvik eden nefsdir.
2- Hem ” kişi” hem de ” insan” anlamlarında: “Her nefis yaptıklarından sorumludur.” (Müddessir 38). Bu ayetteki ” kişi ve insan” anlamı ile akıl, idrak, karakter, özgür irade ile görev ve sorumluluklara dikkat çekilir. Hem mümine, hem de inkarcılara hitap edilir. Bir sakındırma vardır.
3- Yalnızca ” insan” anlamında: “…sizi tek bir nefisten yaratan O’dur…” (Enam 98). Hz. Adem’in sahip olduğu nefsani özelliklere yönlendirme vardır. O’nun sahip olduğu nefsani özelliklerin hepsi bizlerde de mevcuttur.
4- Yalnızca ” benlik” anlamında: “And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona nasıl vesvese verdiğini biliriz “(Kaf 16). Ayetteki ” benlik” anlamı ile zan, şüphe, endişe, kaygı, üzüntü gibi duygusal nitelikli eğilimlerin temelinde vesvesenin yer aldığına işaret vardır.
5-Kişinin, kendi eğilimine göre, onu iyiliğe ve/veya kötülüğe teşvik eden ” Güç” anlamında: ” Her nefis imtihan için iyilik ve kötülüğe müptela kılınır…” (Enbiya 35). Nefs derin manalara sahip olup birbiri ile uyumlu birçok farklı mana ile de iç içe geçmiştir. Örneğin, ayette, insan karakterinin temelinde yer alan iyi-kötü eğilime, arzuya dikkat çekilir. Ancak, aynı zamanda manevi değer yargıları ile birlikte özgür irade, iyi ve kötü niyete de bir ayna tutulur. Bitti mi? Hayır! Kötülüğe eğilimli olan nefsimizi sahte cennet vaad eden kötülüklerden korumak için büyük bir direnç gösteririz, güç harcarız. “Güç” kelimesi bir çok anlama gelmektedir. Bu anlamları bilmek, hem nefsin mahiyetini hem de nefsin etkileşimini anlamamıza yardımcı olur. Tarih boyunca bilim adamları ve filozoflar bu alana büyük ilgi göstermişler ve çok çeşitli yorumlarla “güç” kavramını tanımlamaya gayret etmişlerdir. Peki, Kuran’da “güç” hangi anlamda ve alanda kullanılmıştır?NEFS, BEDEN VE RUH İLİŞKİSİ
Kuran-ı Kerim’de “güç” şu anlam ve alanlarda kullanılmıştır: 1- Nefisteki( benlikteki) güç; 2- Varlıklardaki “güç”; 3- Doğadaki ” güç”.
1- Nefisteki Güç: Bu alanda, Kuran’da 2 temel ayrım vardır: a-Fiziksel Eğilim Olarak Güç, b- Ahlaki Eğilim Olarak Güç.
a- Fiziksel eğilim olarak güç: Bunlar bedenin ihtiyaçları ve o ihtiyaçların giderilmesi ile ilgilidir. Haram ve helal çizgisi ile sınırları çizilmiştir. Örneğin, açlık hissi midenin salgıladığı asitle ilgilidir. Ama kişi ” Haram helal ver Allah’ım, garip kulun yer Allah’ım” mantığı ile hareket edemez. Çünkü, Müslümanlara domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen hayvan eti vb. haram kılınmıştır. (Bakara 173). Fiziksel eğilim olarak “güç”e dayanan bir diğer olgu “uyku”dur. Uyku, insanlara dinlenmek için verilmiştir: ” O Allah ki, dinlenmeniz için geceyi yarattı; çalışabilmeniz için gündüzü aydınlattı!..” (Mümin 6). Uykusuzluk bizi sinirli ve dikkatsiz bir ruh durumuna sürükleyebilir. Uykuda tüm vücudumuzun dalga boyu frekansı değişir. Uzun dalga boyunun, yani kırmızı (kızıl) ışığın dalga boyu frekansına girer. Ama, gece boyunca bizi dinlendiren de bu dalga boyunun frekansıdır. Özetle, açlık ve uyku her nefsin mahiyetinin temelinde yer alan, doğuştan var olan evrensel niteliklerdir. “GÜÇ” burada niceliğe bağlı “nitelik” özelliğine sahiptir.
b- Ahlaki eğilim olarak güç: Bu alanda da Kuran’da iki ayrım yapılmıştır: i-Farklılık temeli üzerine kurulu güç, ii- Değişim temeli üzerine kurulu güç.
i- Farklılık temeli üzerine kurulu “güç”: Değer yargıları ve düşüncenin temelinde yer alırlar. İnsanın değer yargılarına bakış açısı ve onlar hakkındaki düşünceleri yaşantısını etkiler; örneğin iyilik ve kötülük gibi. Bu olgu, Kuran’da ” iyilik ile kötülük bir değildir” (Fussilet 34) yani farklıdır diye ifade edilmiştir. Buradaki farklılık, onların düşünülmesi ya da yapılması durumunda ortaya çıkan ya da çıkacak olan hareketlerdeki farklılığı vurgular. Bu farklılığı yaratan ve ona yol açan şey, kişilerin sahip olduğu karakter ve bu karaktere bağlı olarak yürüttüğü akıldır. (karakter ayrıntılı olarak başka bir yazıda ele alınacaktır).
ii-Değişim temeli üzerine kurulu güç: İnsanlardaki değişiklik yapma yeteneğine vurgu yapılır. Bu yetenek her insanda faal ve etkin olarak vardır. İşte bu yüzden nefsimizi terbiye etmek; kötü huy-düşünce-alışkanlıklarımızı terketmek mümkündür. Çünkü, kötülükleri iyiliğe çevirme gücü (ya da tersi) insanlarda mevcuttur. Ancak kötülüğü iyiliğe dönüştürmenin temelinde sabır yer aldığı için daha zordur. Zira her insan sabırlı değildir.
: “Kötülüğü en güzel iyilikle uzaklaştır.O vakit seninle arasında bir düşmanlık olan kişinin yakın bir dost olduğunu göreceksin. Bu güzel haslete ancak sabredenler erişir…” (Fussilet 34-35). Aynı değişiklik, etkin ve faal olarak kötülükte daha ileri gitmekte de vardır. O da şeytana kulluk etmektir. (Yasin 60). Burada “temiz akıl=vicdani akıl” çok önemlidir: ” sizin aklınız yok muydu?” (Yasin 62). (nefsin imtihanında ve nefsi terbiyede “nefsin mahiyetinin temelindeki ” güç” kavramı farklı açıdan tekrar ele alınacaktır.)
2- Yaratılan Varlıklardaki Güç: Bu alanda, Kuran-ı Kerim’de “güç” şu anlamlara özellikle dikkat çekilerek beyan edilmiştir: Onlar: a-hareket; b-değişim kaynağı olarak güç; c-hareketi mümkün kılan düzen olarak güç.
a-Hareket: Varlıklardaki hareket “var oluş” ile “yok oluş”u içermektedir. Örneğin: “O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.” (Rum 19). İmdi bu ayet, bir yandan insanın hayat ve ölümüne işaret ederken; öte yandan atom altı dünyadaki fotonların (ışık paketçikleri ya da parçacıklar) daima var ve yok olmakta olduklarına işaret eder. Çok iyi biliyoruz ki evrendeki tüm etkileşimler parçacıkların yaratılış ve yok oluşunu içerirler. Devam ediyoruz.
b- Değişim Kaynağı Olarak Güç: ” Allah rüzgarları göndererek bulutu hareketlendirir. Biz de onu kurak bie bölgeye sevk ederek, ölmüş toprağı onunla diriltiriz. İşte, ölümden sonra diriliş te böyledir.” (Fatır 9). Ölmüş toprak, insan bedenini de kapsayacak şekilde zikredilmiştir. Çünkü, ruhun bedenle tekrar birleşmesiyle insan yeniden diriltilmiş olacaktır. Ruh, bu manada “can, hayat” anlamındaki “güç”tür. Güç, burada hareketin temeli, kuvvet anlamlarında kullanılmıştır.
c- Hareketi Mümkün Kılan Düzen olarak GÜÇ: “…gemilerinde…suyu yara yara gittiğini görürsün” (Fatır12). Gemiler nasıl suyun akışkanlık direncine karşı yol alıyorlarsa, nefs de kötülüğe ve şeytana karşı öyle mukavemet gösterecektir; yani ” şeytanın adımlarına uymayacak ve vesvesesine kapılmayacaktır. (Araf 201) Burada güç ” direnç” anlamında zikredilmiştir.
Şimdi, varlıklardaki “güç” olan her hareketin temelinde (nefs dahil) bir düzen ve o düzenin temelinde de bir kural olduğu Kuran’da çok net vurgulanmıştır. Örneğin: ” O, biri diğeri ile tam bir uyum içinde olan yedi sema yaratmıştır. O Rahman’ın yaratığında hiç bir nizamsızlık, (yani ölçüsüzlük, düzensizlik) göremezsin. Haydi gözünü çevir de bir bak, bir eksiklik görebiliyor musun? ” (Mülk 3); ” ve ” .bütün yıldızlarda O’nun emrine amadedirler. Elbette bunda aklı olanlar için nice ibretler vardır!” (Nahl 12). vb. ayetlerde Allah insanların düşünüp ibret almalarını buyurmaktadır. Ayetlerde zikredilen Hareket-Düzen- Kural ile neyi, niçin düşünmemiz ve ibret almamız istenmektedir? Artık sonuca yöneliyoruz.
SONUÇ: Ayetlerde zikredilen Hareket-Düzen-Kural ile düşünülmesi istenen şudur:
Hareket ” HAK”tır “ve “ADALETE” dayalıdır. “DÜZEN” bir dengedir ” HAKİKATE” dayalıdır. “ KURAL” bir ilimdir; düzenin temelindedir ve “DOĞRU” ya dayalıdır. O halde, adil olan dengededir, denge de düzeni sağlar, çünkü bir ilme dayalıdır. İlim gerçekler üzerine inşa edilir. Allah, yarattığı her varlığı hak ile yani bir pay vererek yaratmıştır. Tüm evrendeki denge ya da ölçü hakka yani adalete dayalıdır.Şimdi, insanların bu evrendeki düzeni görüp ibret almaları şarttır.Çünkü kendi varlıkları da yani nefs de bu düzene göre yaratılmıştır. İnsan ahlak ve manevi değerlerde adaletli olacaktır. Bu nedenle, kimse başkasının canına, namusuna ve malına kast etmeyecektir. Kararlarında “vicdan ve insaf” hakim olacaktır ki, dengeyi, yani “ölçü”yü muhafaza etsin. Bunun için nefsini tanıması şarttır. Nefsimizdeki doğru-yanlış; iyi-kötü; nefsani-şeytani kötülükler- ahlak ve moral (manevi) değerler ve kötü huylar gibi alışkanlıklarımız , eğer doğa yasalarını dikkatlice gözlemler ve ibret alırsak, ibadet ve kulluğumuzda bize yol gösterirler. Zira, doğa yasalarının hareketlerinde bir ölçü vardır. O yüzden, bizim kararlarımızda ve hareketlerimizde de bir “ölçülülük” hakim olmalıdır. Güneş, ay ve yıldızların ölçülebilen hareketleri matematiğe dayalıdır. Matematik sezgiye dayanır. Sezgi ise az ya da çok her insanda mevcuttur. Bize düşen düşmanlık ve dostluğumuzda ölçülü davranmaktır, haddi aşmamaktır. Keza, hüküm ve yargılarımızda adil ve insaflı olmamız gerekmektedir. Bu konuda sezgilerimiz bize yol gösterir. Çünkü, vicdanımız sezgi çemberi ile çevrilidir. Kısacası, vicdanımız matematik doğruları gibi neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bize sezdirir, bildirir. Ama, biz duymak ya da görmek istemeyiz.
3- Doğadaki Güç: Enerji transferi olarak vurgulanmıştır: ” Allah gözlerin hain bakışını bilir” (Mümin 19). Ayrıca, “…az daha seni gözleri ile devireceklerdi..”(Kalem 51). Ayetlerde zikredilen nazar, göz değmesi ve hain bakışlar enerjinin transferine birer örnek olarak görülebilir. Kuşkusuz, enerji transferi varlıklarda yaşama enerji sağlayan elektronların değiş tokuşudur. Dolayısıyla tüm evrene hakimdir. Gözlerimiz, kalbimizin teleskobudur. Nesiller boyunca “gözler ruhun aynasıdır” diyenler de bunu ifade etmek istemişlerdir.
Bu kategorideki yeni yazımız “Nefs ve Beden” olacaktır.
Güzel günlerde görüşmek dileğiyle!
Ваш надёжный стоматолог в Архангельске: лечение и профилактика зубов
стоматологический кабинет https://dentalstudio-29.ru .