|

NEFSİN İMTİHANI

Nefsin imtihanı hangi alanlarda yer almaktadır? Niçin imtihan ediliyoruz? Bu ve benzer soruların cevabı için “yaratılış nedenimize” geri dönmemiz gerekmektedir. Kuran’da yaratılış nedenimiz şöyle buyurulmuştur: ” Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratmış olan Rabbinize kulluk ve ibadet ediniz ki, muttakiler (=Allah’ın emir ve yasaklarına uyan) olasınız” (Bakara 21). Kuran-ı Kerim tüm insan ve cinlerin yalnızca Allah’a kulluk etmek için yaratıldığını kesin bir dille beyan buyurur: ” Ben insanları ve cinleri ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat 56). Allah’a kulluk ve ibadet etmek ne demektir? Nefsimizin imtihanı ile ilgileri nedir?

Allah’a “kulluk etmek” demek, şekk (=tereddütsüz) ve şüphesiz olarak Allah’a “teslim olmak” demektir. (Bakara 131). Allah’a teslim olan her kul, Allah’a kayıtsız-şartsız iman etmiş, gayba iman etmiş demektir. Öte yandan, Resulullah’ın (sav) da buyurduğu gibi İMAN iki daldır: Birisi ŞÜKÜR; diğeri SABİRDIR. Şükretmek, Rabbimizin bize ihsan buyurduğu nimetlere hamd ederek, O’na boyun eğmektir. İşte bu yüzden kulluk etmek, “Allah’a şükretmektir”. Tevekkül (Ali-İmran 67); Namaz (Maide6); Tefekkür (Furkan 62); haccetmek, ilim tahsil etmek, dua etmek, infak etmek, verdiğini başa kakmamak, şirk koşmamak, hırsızlık-fuhuş-zinadan uzak durmak, kötülüğü affetmek vb. hep birer şükürdür. Ancak, en büyük şükür Allah’a tevbe etmektir. Tevbe hem şükürdür, hem sabırdır, hem Allah’a sığınmadır; hem de O’nun rızasını kazanmaya vesiledir. Tüm insanlara ilahi bir lütuf olarak bahşedilmiştir. (Mücadele 13). Bu lütfun kıymetini bilmeyenler dünya ve ahirette kaybedeceklerdir; ” Her kim de tevbe etmezse, artık onlar kendilerine zulmetmiş olurlar. (Hucurat 11).

Allah’a ibadet etmek ise, Yüce Rabbimizin doğru yolunu gösteren tüm emirlerine “SABIRLA İTAAT ETMEKTİR.” Sabretmeden cennete girmek mümkün değildir: ” Yoksa siz, Allah’ın içinizden sabredenleri ayırt edip ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi zannediyorsunuz?” (Ali-İmran 146). İtaat, her kişinin aklına, inancına, özgür iradesine seçim ve tercihlerine bırakılmıştır. Peki, o zaman bir kişinin doğru ya da yanlış yolda olduğunu nasıl belirleyeceğiz? Bir ölçü ile. Bu ölçü İMTİHANDIR. Ölçülen şey ise ” İNANCIMIZDIR ve her insan mutlaka sahip olduğu inancıyla sınanacaktır. Bu nedenle, her kul 2 alanda imtihan edilir: A-İnanç alanında; B- Amel alanında.

A-İNANÇ ALANINDAKİ İMTİHAN: Kuran-ı Kerim’de bu alandaki imtihan birbirine zıt 2 ayrı kategoride ele alınmıştır: 1- İmanda imtihan; 2- İnkarda imtihan.

1-İmanda imtihan: 

i-Gayb alemine inanmak: Gayb alemi duyularımızın ötesindeki görünmeyen-bilinmeyen ancak müminler için varlığından asla şüphe edilmeyen, bir mana alemidir. Kuran’da  Gaybe iman, Allah’a, Kuran ve indirilen diğer kitaplara, bütün peygamberlere, ahirete ve meleklere iman etmek demektir. Kuran-ı Kerim, “gaybe iman edip, namazı dosdoğru kılanları, rızıklarından infak edenleri, tüm kitaplara iman edip, ahirete şekk (=kuşkusuz) ve şüphesiz inananları  “kurtulanlar” olarak zikreder.” (Bakara 3-5). Kuran’da gayb ile ilgili pek çok ayet, hem dünya hem de ahiret için Allah’ın cc. Varlığına ve Birliğine; Kudretine; İlmine ve Adaletine işaret etmektedir. Bu yüzden de, Kuran’da Allah’a imanla, Ahirete iman birlikte zikredilir. Çünkü, ölümle birlikte ahirete geçiş; yeniden diriliş, hesap günü, kıyamet vb. Allah’ın ilmini gözler önüne sererken; hesap gününün varlığı ve işleyişi Allah’ın mutlak ADALETİYLE yönetilmektedir.

Yüce Allah, zalimleri, kafirleri, münafıkları, müşrikleri, günahkar müminleri, amellerine karşılık vereceği hesap günü=yevmüd-din ile uyarmıştır. Bu yüzden, ahiretin ilk basamağı olan kıyamet, ” adalet” kavramıyla birlikte vurgulanmıştır. Kuran, dünya üzerinde hüküm süren adalete, çoğunlukla insan davranışlarına vurgu yaparak işaret buyurur. Yani, adaletin çoğunlukla tesis edilemediğini, kişisel beklenti veya çıkar ilişkilerinin insanların adalete olan inançlarını zedelediğine dikkat çeker. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Ahlak ve vicdana dayanmayan adalet, Allah’ın uymamızı emrettiği ilahi adalet değildir. Elbette, ilahi  adalet, ahirette “din günü=hesap gününde mümin ya da kafirin amellerine göre tecelli edecektir. Hardal tanesi kadar da olsa yapılan iyilik ya da kötülükler için “mizan=terazi” kurulacak ve hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır. Gayb alemi, her insanın dünya hayatı ile doğrudan bağlantılıdır. İşte bu yüzden, Kuran’da  dünya ve ahiret kavramları birbirlerinin karşısında yer almıştır. Dünya ve ahiretin dünya hayatımızla olan bağlantıları: iman-küfr ya da iman-inkar; adalet-zulüm; iyilik-kötülük; ilahi adalet-ahlak kavramlarıyla ilişkilidir. Örneğin, tıpkı adalet kavramı gibi “iyilik de” gayb aleminde yer alır. İyilik, iyi nedir? “Allah’a, ahirete, meleklere, kitaba, bütün peygamberlere iman edip; akrabalara, öksüzlere, biçarelere, yolda kalmışa, dilenenlere, ve esirler uğrunda seve seve mal veren, namazı kılan, zekatı veren, anlaştıkları vakit ahitlerini=sözlerini yerine getirenler; sıkıntı ve hastalık hallerinde ve savaşın şiddetli anında sabredip dayananlar. Bunlar muttakilerdir. (Bakara 117). Gayb alemine nüfuz etmek için Ahlak ve Adalet kavramlarını kavramak hayati önemdedir. Kısaca göz atıyoruz.https://Twitter.com

Gayb alemi Kuran’da denge merkezidir. Dengenin bir kolunda Ahlak; diğer kolunda Allah korkusu yer alır. Ahlak tek bir değere dayalıdır: Adalet.  Adalet bir “his”tir ve sezgiye dayalıdır. İmdi, ahlakın temel nitelikleri ister görev ister sorumluluk olsun, isterse “iyi-doğru-hak gibi değerler olsun hepsi sezgiseldir. Buraya dikkat: “Sezginin bu alandaki anlamı “MUTLAKTIR”. Elbette buradaki mutlak Allah’dır.  Allah’dan başka mutlak yoktur. Çünkü, mutlaklık kendi başına var olmaktır; yani doğmamış ve doğurulmamış olmayı şart kılar. Ayrıca hükmünde ve mülkünde ortağı olmamayı, eşi ve benzeri olmamayı da zorunlu kılar. Mutlaklık elbette ki “mükemmelliği” de içinde barındırır. Mutlaklık “ilk ve tek olmak” demektir. Allah cc. ilk ve tek olup; O’ndan başka tanrı yoktur. Bu yüzden tüm peygamberler “La ilahe İllallah.”= Allah’tan başka Tanrı yoktur demişlerdir. İşte, mutlaklığı bu şekilde anlayan bir kimse, derhal “İhlas” suresini kavrar; Allah’ın Mutlaklığını anlar. Hz. Muhammed bu sure için “Rabbimizi tanıtan sure” diye beyan buyurmuştur. Mutlaklık ” mükemmelliğin” olmazsa olmaz şartıdır. Mükemmellik 4 alana hükmeder; ama biz sadece konumuzla ilgili olarak 2 alanı ele alacağız: AHLAKTA MÜKEMMELLİK. Peygamberimizin “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim hadisi şeriflerinin hikmeti budur. Allah’ın ahlakı diye nitelendirilen şey “EN İYİ’DİR”. En iyi olan Tevrat’ta da, Zeburda da, İncllde de, Kuran’da da ALLAH’TIR. En iyi “Merkez Değerdir”. Tüm “iyi” ve “iyilikler” bu “en iyiye” ulaşmanın yolunu ararlar. Bu yol SÜNNETULLAHTIR. Allah’ın doğru yoludur sünnetullah. Sünnetullah’a ancak ve ancak ahlaktaki “ADALET” değeri ile ulaşılır. Adalet’de yer alan değerlerin de hepsi “mutlaktır”. Çünkü onlar yaratılıştan “var olan”dır. bir yerden türetilmemiştir. Ahlaki değerleri ne insanlar ne de tabiat üretmiştir. Bu değerler insana da, topluma da, doğaya da bağlı değildirler. İyi-doğru-hakk kendine özgü değerlerdir. Bir yerlerden türetilmemiştir. İyi-doğru-hakk “GAYB ALEMİNİN TEK HAKİMİ VE SAHİBİ OLAN YÜCE RABBİMİZİN ilmine dayanırlar; bu yüzden bu değerler “mutlaktır”. Zaten, Allah “ALİM’DİR”; ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. İşte bu 3 değeri (iyi-doğru-hak) içinde barındıran ADALET; bu yüzden ahlakın en temel kavramlarıdır. Gayb alemine “inkar alanında imtihan” bahsinde tekrar döneceğim. https://kurandakihayat.com

ii-Takva ile imtihan edilirler: İman alanındaki imtihanda kalpler sınanır: “Kalpler takva için imtihan edilir” (Hucurat 13). Takva, kısaca Allah’tan korkmak, Allah’ın rızasına uygun hayat sürmek anlamlarını içerir. Takva sahiplerinin özelliklerinden bazıları şunlardır: Gayba iman etmek; Allah rızası için yakınlarına, yetimlere, yolda kalmışlara malından infak (=onların geçinmelerini temin edecek miktarda nafaka vermek yani para yardımında bulunmak; Namaz kılmak, zekat vermek ve sözünü tutmak; Bollukta ve darlıkta Allah rızası için infak etmek; Öfkesine yenilmemek; Günah işleyince hemen Allah’a tevbe ve istiğfar ederek yönelmek; Sıkıntı-hastalık ve savaşta sabretmek (Bakara 177) vb gibi. Takva ile imtihan, Allah’a çıkara dayalı olmayan bir iman ile teslim olup olunmadığını ölçer.

iii-Hükümle imtihan edilir: Olay ya da olgularla ilişkin olarak verdiğimiz her hüküm Allah’ın cc. buyurduğu hakkaniyete, adalete dayanacaktır. Şayet verilen hükümde hata olmuşsa, kişi derhal tevbe ve istiğfarla Allah’a yönelecektir. Tıpkı Hz. Davut’un yaptığı gibi (Sad 24). https://facabook.com

iiii-Şükürle imtihan edilir: Nefsin imtihanı bu alanda “nankör şeytana” uyup uymadığının tespiti için yapılır. Bir kulun nankör olup olmadığı, şükrün 7 alanında şeytanla savaşıp, onu kesinlikle yenmesiyle ortaya çıkar. Kuran’da şeytan “nankör” olarak nitelendirilmiştir. Nefsin şeytanla şükür alanındaki imtihanı şunları kapsamaktadır:

1-Şükür ettirmez. (Araf 16-17); 2- Kuran okumanı istemez (Nahl 98); 3-Tevekkül etmeni= Allah’a sığınmanı istemez (Nahl 99); 4-Allah’a şirk koşmanı ister (Nahl 100); 5-Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymayı ister (Maide 91); 6-İman etmeni istemez (Nahl 99); 7- Üzerine Allah ismi anılmamış etleri yemeni ister. Böylece helal rızk yemeni engeller. (Enam 171). Hz. Süleyman bu imtihandan geçirilmiştir: ” Bu Rabbimin lütfu iledir. Beni, şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü yapacağım diye imtihan ediyor…”(Neml 40) vb. gibi. (Not: Allah’a şükretmek elbette bu 7 alanla sınırlı değildir. Şükür konusu  ileride “İMAN” bahsinde ayrıntılı ele alınacaktır.)

iv-Sabırla imtihan: İman alanındaki sabır; amel ve niyet alanındaki sabırdan farklıdır. İmanda sabır, musibetlere sabırdır. Musibet beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan ya da meydana gelen sıkıntı, dert veya büyük üzüntü veren olay, olgu ya da durumdur. Örneğin, çok sevdiğin bir kişinin, ki bu anne-baban; evladın, eşin vb. olabilir, bir anda bir kazada, kavgada veya ani kalp kriziyle   ölümü bir musibettir. Aniden senin ya da sevdiklerinin kör olması da (mesela diyabetten) bir musibettir. Musibet, insanın kendi isteği ile meydana gelmeyen dertler, mihnetler ve sıkıntılardır. Sevdiğinizin ölümü işittiğininiz o anda derhal Allah’a sığınarak sabır  göstermeniz en büyük sabırdır. Rabbimiz buyurur: “Kesinlikle sizleri biraz korku, biraz açlık, biraz maldan, CANDAN ve ürünlerden eksiklik ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabırlılara ki başlarına bir musibet geldiği zaman “İnna lillahi ve inna ileyhi  raciun”= Biz Allah içiniz ve sonunda O’na döneceğiz ” derler. Böyle olanlara Rablerinden bağışlanma ve rahmet vardır. Hidayete erenler onlardır.” (Bakara 155-156). Allah’a tevekkül ederek böyle musibetlerde “Biz Allah içiniz…” diyerek sabretmek peygamberlerin, sıddıkların, muttakilerin, takva sahiplerinin ve hidayet ehlinin sabır büyüklüğü ve kuvvetidir. Feryat etmeden, bağırıp çağırmadan, sızlanmadan, şikayet etmeden, musibeti öğrendiği anda “Biz Allah için yaratıldık, Dönüşümüz Allah’adır” diyen hak yolcularının ahiretteki dereceleri yükselir. Peki, aynı metaneti gösteren günahkar müminler için durum nedir? Gösterdikleri bu sabır onların günahlarına kefaret olur yani günahları bağışlanır. Allah’ın rahmetine nail olurlar. Mal, mülk, evlat, can vs. hepsi birer imtihan vesilesidir. Bir örnek verelim:” Asrı-saadet devrinde birisi Resulullah’a (sav) ” Ey Allah’ın Resulu! Malım gitti, param gitti, vücudum hasta oldu” dedi. Hz. Muhammed buyurdu: “Malı gitmeyen, parası bitmeyen ve hasta olmayanda hayır yoktur.” Bu büyük sabrı, amel ne niyetlerimizdeki imtihanda yer alan sabırla karıştırmamak önemlidir. Amelde sabır, niyetlerimize bağlı olarak azim ve sebatla birlikte yer alır. beklenmedik bir olgu, olay ve durumla ilgili  değildir. Amelde sabır gösterenlere de büyük ecirler, mükafatlar vardır. “Fe sabrun cemil=güzelce sabretmek” ile sabır basamakları ameldeki imtihan alanında yer alır. Bir sonraki yazımızda “inkarda imtihan” yazısından sonra ele alacağım.

2-İnkarda İmtihan: İnkarcı ya da küfür ehli olup da,  Allah-ü Teala’nın hak yolundan uzaklaşanlar, nimet ve bela ile imtihan edilirler: “…hakikate dönmeleri için bazen nimet vererek, bazen de bela ile imtihan ediyorduk.” (Araf 168). Mal-mülk ile imtihan edilir: ” Yeryüzü ziyneti inkarcılara ya bir imtihan ya da istifade…” (Enbiya 111). Sıkıntı içerisinde yaptığı dua kabul edilip nimet verildikten sonra, takındığı tutum ile imtihan edilir: ” Sıkıntıya düşünce Allah’a yalvarır, ardından nimet verilince “Bu bana bilgim sayesinde verildi” der” (Zümer 49). Ancak, hem iman edenler, hem de inkar edenler şu alanlarda aynı imtihana tabi tutulurlar. Bunlardan en önemli üç tanesi GAYB ALEMİ; ŞEYTAN VE NEFS VESVESESİ VE HASTALIK-SAĞLIK olup etraflıca açıklanmasına ihtiyaç vardır. Bu yüzden de, “İnkarda  imtihan” gelecek yazımızın konusu olacaktır.

Gelecek yazıda görüşmek üzere!

 

 

 

Similar Posts

Bir Cevap Yazın