Kuran-ı Kerim, Allah’ın İlmi Süphanisi ve izniyle Cebrail as. tarafından daha önceki kitapları tasdik edici olarak, Hz.Muhammed’in (sav) kalbine indirilmiş olan ilahi bir kelamdır (Bakara77; Maide 48; vb). İnsanı topraktan yaratan Allah-ü Teala, (Enam 2; Nisa 1vb) ona, nefsini temiz tutmasını emretmiştir. “Nefsini temiz ve günahsız tutan felah bulacak, onu kirletip gömen de şüphesiz zarara uğrayacaktır.” (Şems 9-10). Genellikle nefsimiz hakkındaki ön bilgilerimiz eksik, yanlış ve/veya doğru olmadığı için de arzularımıza ve şeytanın aldatmasına kanarak, çoğunlukla yolumuzu kaybediyoruz:
Nefsini kirletip gömenler küfr ehli olan kafirlerle, münafıklardır (küfr, örten demektir. Kuran’da beyan buyurulan hakikatlerin, gerçeklerin üstünü örten anlamını ifade etmektedir). Kafirler ” zalimlerin ta kendileridir” (Bakara 253). Zalimler, Allah’ın ayetlerini yalanlayan (Yunus 17); Allah’a karşı yalan uyduran (Ankebut 68); ve gönderilen peygamberleri yalanlayanlardır.(Enbiya3). Her kafir aynı zamanda bir müşriktir. (Al-i İmran 151). Müşrik, Allah’ın birliğine ortak koşan demektir. (Rad 33). Kafirler, ayrıca şeytanın yardımcıları olan (Furkan 55) bir nankördür.(Fatır 39).
Münafıklara gelince, onlarda Allah’a hile yapmaya kalkan, aslında Allah’ı da cc. çok az hatırına getiren gösteriş mereklılarıdır.(Nisa 142). Ayrıca onlar, Alemlerin Rabbi hakkında kötü düşünürler (Fetih 6). Bir diğer vasıfları da şüphecilik olup, şeytanın adımlarını takip etmeleridir. (Hadid 14).Özetle münafıklar, dilleri ile kalpleri aynı şeyi söylemeyen yalancı kimselerdir. (Al-i İmran 157).
Nefsini “temiz tutmanın” yolu onu tanımak ve onu terbiye etmektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur: Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan kişidir” (Tırmızi). Bu hadisi şerif, adeta şu iki ayetin bir tefsiridir: “Her nefis ne iş yaptı ise, karşılığı tamamen ödenecektir” (Zumer 70), ve “Oku kitabını! Muhasebeci olarak bugün sana nefsin yeter!” (İsra 14). Hz. Muhammed nefsin terbiyesine çok önem vermiştir. Bu yüzden sahabilerle birlikte savaştan döndükleri vakit” Küçük cihattan döndük, büyük cihada geldik” buyurmuşlardır; yani nefsi terbiyeyi, onu ıslaha çalışmayı “büyük savaş” olarak nitelendirmişlerdir. Hz. Ömer’in. “Nefsini bilen Rabbini bilir” sözü “Rabbini bilir, O’nu inkar etmez” anlamındadır. Hz. Ömer’in bu sözü şu ayete ışık tutar niteliktedir: “Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici ve hakim olan zat inkar edilir mi?” (Rad 33). Hz. Ömer, peygamberimizin (sav) ” Allah, hakkı Ömer’in lisanı ve kalbi üzerine tecelli ettirdi” diye beyan buyurduğu adaleti ile nam salmış kişidir. (Tırmızi). Nefsini, yani kendini tanımayan, onu kontrol altına alamayan bir kişinin kendisiyle, eşiyle, çocuğuyla, çevresiyle, bir başkasıyla, işiyle, vb. barışık olması, onlarla sağlıklı iletişim kurabilmesi gerçekten çok zordur. Nefsini tanıman ise: a- şeytanın nefse etkilerini bilmekle; b- Nefsani kötülükleri kavramanla, anlamanla mümkün olabilir. Örneğin; vesvese şeytanın aldatmasıdır; yani o şeytanın tuzağı değildir, yoldan çıkarması değildir; vesvese sadece şeytanın aldatmasıdır, hilesidir. “Aman efendim önemli mi bu ayrıntılar” diye konuyu geçiştiremezsiniz. Vesveseyi somutlaştırıyoruz: Vesvese, kuşku, şüphe ve kuruntu anlamlarını bünyesinde toplar. Ama bu terimlerin üçü de nüanslarla birbirlerinden ayrılırlar;
1- Kuşku. Bir olayla, bir kişiyle, veya bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık. Örneğin, ortada somut bir veri yokken, sadece son zamanlarda eve bazen geç gelmesine dayalı olarak eşinizin sizi aldattığını düşünmek. Bu kuşkularınız doğrultusunda hareketlerinize (örneğin boşanmayı düşünme),yön vermeye çalışmanız gibi.
2- Kuruntu: Tanımayarak veya niteliğini yanlış hesap ederek, iyi anlamayarak aldanmak. Şeytanın hilesine düşüp aldanmayan çok az insan vardır. “keşke seni hiç tanımasaymışım; tanıştığımız güne lanet olsun; senin gibi insan olmaz olsun vb gibi” cümleler bu aldanışın feryatlarıdır. kuruntu önemlidir. Zira başkasını yanıltmak için, doğru olmadığı bilinerek yapılan mantıksal akıl yürütme yani mügalata bu sınıftandır. Örneğin, diyelim ki arkadaşınız sizi evine yaş günü partisi için davet etti, ama esas amacı sizi tuzağa düşürüp uygunsuz hallerinizi çekip onları başkalarına satmaktı. Arkadaşınız size mügalata yapacaktır; siz de sonucunu düşünmeden veya bilmeden o kişinin teklifini kabul ederseniz yanlış davranarak aldanmış olursunuz. miras kalan malları hileyle üstüne geçirmek, mirasına konmak için deli raporuyla kişiyi vesayeti altına almak, eve yardım bahanesiyle girip evi soymak vb. örnekler mügalatanın önemini gözler önüne sermektedir.
3- Şüphe: Bir konu, bir kişi, bir olay, bir olgu ile ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanmaktır. Örneğin; çocuğunuz ateşlenmiştir, evham yaparsınız ” eyvah bir şey olur mu, ölmez değil mi” diye çırpınırsınız. bu ve benzeri kötü ihtimallere karşı takındığınız şüpheci tutumunuzun ardında da şeytanın hilesi vardır. o da cehaletinizdir; cahillere kulak vermenizdir. Sevdiğiniz kimsenin size aşık olmasını sağlamak için “bağlanma büyülerine” bel bağlamak, falcılara koşturup işiniz, eviniz, çocuğunuz hakkındagibi. onların dediklerine kulak vermek, gerekirse muska yazdırmak vb. gibi. EVET, GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ ŞEYTAN NEFSİ KULLANIR, AMA AHİRETTE KARŞILIK NEFSE ÖDENİR VE ÖDETİLİR. Bu konuya ilerleyen bölümlerde geri döneceğim.
Nefsi “temiz tutmanın” yolu onu tanımak ve terbiye etmekti. Peki, günahsız tutmanın yolu nedir? Nefsi günahsız tutmak ” tevbe ve istiğfar” ile mümkündür. Tevbe, Allah’ın insanlara bahşettiği bir lütufdur. (Mücadele 13). tevbe, kelime anlamıyla ” rücu” demektir (Hadid 90). İnsan tevbe etmekle kendini yaratan Cenab-ı Hakk’a döner (Bakara 54). Allah’ü Teala” TEVVAB”dır (Nasr3), yani tevbeleri çokça kabul edendir. (Maide 71). Tevbe eden kişi, Allah’ın “Rahim” sıfatına yöneldiği için, Hakk Teala’da, “Tevvab ve Rahim ” tecellisi ile kuluna döner ve ona rahmet eder (Bakara 128; Enam 54; İsara8 vb.).
Estağfirullah ise günahları merhamet ederek bağışlama (Al-i İmran135); avf =esirgeme, affetme (Nisa99); ve mağfiret (İbrahim 41) kavramlarını içerip kendinde toplar. Tevbe- Estağfirullah başlı başına bir ibadettir.
Peki, bu kadar üstünde durduğumuz “Nefs” nedir? Bir sonraki yazıda bunu ele alacağım. Görüşmek üzere.
Harika bir yazı olmuş ve tek tek hangi sure kaçıncı ayet detayı çok ince düşünülmüş kaleminize sağlık
Cok guzel açıklamalar. Elinize sağlık.