İlahi kelam olan Kuran nedir? Allah’ın cc. izni ilahisi ile; Cebrail as. tarafından peygamberimiz Hz.Muhammed’in (sav) kalbine indirilmiş (Tevbe 33), bir vahiy ya da ilahi bir kelamdır. (Şuara 192). Önemle korunan bir kitapta (Levhi-Mahfuz’da) yazılıdır. (Vakıa 77-78). Bu tanım, bize Kuran’ın niteliğini açıklamaz. Evet, Kuran olağanüstüdür. Fizik, kimya, matematik, biyoloji, astronomi gibi bilim dallarındaki kanunların, aksiyomların bütününe değinir, işaret eder, ama Kuran bir bilim kitabı değildir. Onun çok çok ötesindedir. Kuran nedir sorusuna cevap verebilmek ve onu insanlara anlatmak için ayetlerde dile getirilen şu 5 alana hakim olmamız şarttır.
Bu birbiriyle bağlantılı 5 alan şu sorulara cevap arar:
1-Kuran nedir? Yani mahiyetiyle ilgili nelere vurgu yapmaktadır? 2- Kuran’ın verdiği mesaj nedir? Yani tebliğ ettiği şey nedir? 3-Kuran’ın indirilme sebebi nedir? 4-İlahi kitap oluşunun delilleri nelerdir? 5-Kuran’ı ya da ayetlerini inkar etmenin nedenleri nelerdir? İlk sorudan başlıyoruz: Kuran nedir ve ayetlerde Kuran’ın mahiyetiyle ilgili neler beyan buyurulmuştur?
1- Kuran, hidayetin ta kendisidir (Bakara2). İman edecek bir kavim için hidayet rehberi ve rahmettir. (Araf 203). Hidayet kaynağıdır (Casiye 11). Gerçeğe ve doğru yola hidayet edicidir (Ahkaf30).
2- Allah’tan bir nur (Maide 25);
3- Bütün akıl sahipleri için öğütten başka bir şey değildir.(Kalem 52);
4- Şair veya kahin sözü değildir, o bir vahiydir.(Hakka 41);
5-Mübarektir, feyz vericidir, ve kendinden önceki kitapları tasdik edicidir. (Enam 92).
1- Kuran ‘da işaret buyurulan HİDAYET kavramını ele alalım: Hidayet, Allah’ın hak yolu, O’nun doğru yolu demektir. Kuran, hidayete erenlerin: a- “iman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayanlar var ya, hidayete erenler onlardır” (Enam 82); b- “Her kim hidayeti kabul eder, sırf kendi lehine kabul eder” (Neml 92); c- “Onlar sözü dinlerler, sonra da en güzelini tatbik ederler. İşte onlar, Allah’ın hidayet verdiği temiz akıl sahipleridir.” (Zumer 18).gibi ayetlerde bildirdiği üzere, iman eden müslümanlar olduğunu vurgular. Buna biraz açıklık getirelim.
Allah’ın yarattığı tüm varlıklar, kendi yaratılış özelliklerine uygun şekilde,
belli bir düzen, ölçü ve hak ile hareket ederler: “Allah sizi ve bütün yaptıklarınızı yaratandır” (Saffat 96). Öte yandan, Rabbimiz insanın her tür niyet ve amelinde kendi iradesini kullanması gerektiğini buyurur:” İnsana çalıştığından başkası yoktur. Allah yolunda mücadele edin, düşünün, ibret alın” (Bakara 40). İmanı tercih edip o yolda yürümek insanın kendi tercihidir. Ama insanı o yola ulaştıran Cenab-ı Hakk’dır. Yani hidayeti kabul ettiysen, hidayet yolu sana kolaylaştırılır. Yok, dalalet isteniyorsa, o yol kolaylaştırılır. Hz. Muhammed’in şu hadisi hidayet ve dalaleti şöyle anlatır: ” Ben hidayete davet için gönderildim. Fakat hidayette bir tesirim yoktur. İblis de insanları doğru yoldan saptırmak için gönderildi. Fakat onun da,dalalette bir tesiri yoktur”. Kısaca, insanın iman ya da inkarı tercih edip o yola girmesi kendi tercihidir.
Hidayet sebepleri esas olarak üçtür: İlk olarak insanın ruhen ve bedenen kuvvete erişmesi gerekmektedir. Sahip olduğumuz akıl, irade ve bedeni kuvvet, hakikati görmemiz içindir. İkinci sebep hak ile batılı; doğru ile yanlışı fark etmemizi sağlayacak delilleri arayıp bulma çabamızdır. Üçüncüsü ise semavi dinin kitapları olan Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran’da yazılanları düşünüp, ibret alıp, verilen öğütlere uygun bir yaşam sürdürmektir.Tüm insanları hidayete çağırmak, Allah’ın cc. emirlerini tebliğ etmek bütün peygamberlere verilmiş ulvi ve kutsal bir görevdi.
Hidayete ermek imanın hakikatlerine erişmek demektir. Bir insanın hidayet yolunda olup olmadığını nasıl anlayacağız? Çok kolay! Hidayet yani Allah’ın doğru yolunda yürümek isteyen bir kişi için, maddi-manevi her işinde “EDEP” ve “İRFAN” sahibi olması şarttır. Peki, insanın edepli olup olmadığını nereden anlayacağız? Edebin yol arkadaşlarını bilerek, onları çok iyi tanıyarak. Edebin yol arkadaşları: Haya(utanç), Samimiyet, Teslimiyet, Muhabbet, Niyet, İtaat, Gayret, Sohbet ve Hizmettir. İman hakikatine ermek için edebi korumak şarttır. Edep, kişiyi her türlü hatadan koruyan bilgi ve kurallara sahip olmak demektir. Bu da, edebin dostlarına sahip olmakla mümkündür. İşte size bir örnek:Aşağıdaki dizelerde “edebin” kaç arkadaşına rastladığınızı not almayı untmayın…lhttp://twitter
Hazreti Şibli bir gün, evine gidiyordu,
Yolu da bir mektebin önünden geçiyordu.
O sırada gözüne iki çocuk ilişti,
İkisi de yanında, yiyecek getirmişti.
Yan yana oturarak, torbaları çözdüler,
İçinde olanları, önlerine döktüler.
Fakirin getirdiği, birkaç parça ekmekti,
Zengin ise aksine, bal bile getirmişti.
Fakir olan, zenginin balını fark edince,
Müthiş canı istedi, ekmeğine sürünce!
Kendini tutamayıp, en sonunda istedi,
“Yediğin baldan bana, az verir misin?” dedi.
Dedi; “Biraz veririm, dediğimi yaparsan,
Fino gibi arkamdan, havlayarak koşarsan!”
Nefsinin hatırına, teklifi kabul etti,
Bir parça bal uğruna, arkasından seğirtti!
Ama zengin çocuğu, ded, “kusura bakma!
Bizim köyde köpeğe bal vermezler, darılma!”
Şibli bunu görünce, dedi ” Ey alçak nefsim!
Şu gördüğün hadise hafızana yer etsin!
Zira bu olay sana ibret almaya yeter!
Kanaat eylemezsen, olursun daha beter!”
Abdullatif Uyan
Hakiki edebin nefsi terketmek olduğunu ne güzel anlatmış bu dizeler.
https://kurandakihayat.comGörüşmek üzere!