Duygu çeşitlerinin önemi, onların ölene dek bizimle birlikte hayat sahnesinde yer almalarından ötürüdür. Onlar, arzularımıza bir temel oluşturarak kararlarımıza etki ederler. Sevgiden nefrete uzanan bir skalada, duygularımızdaki çeşitliliğin oynadığı rol çok büyüktür. Duygular, değer yargılarımızla iç içedir. Örneğin, ihanet ve sadakat, değer yargılarımıza dayalıdır. Korku, kaygı, üzüntü, mutluluk, sevinç, haz… Hepsi bir çiçek buketi gibi derlenmiş olan duygu çeşitleridir. Bizler, yaşantımızda farklı duygularla hep el ele, kol kola yürürüz. Peki, kaç çeşit duygu vardır? Yüzlerce mi, binlerce mi? Cevabı verebilmek için, öncelikle duygu çeşitlerini sınıflandırmamız gerekiyor. Duygu çeşitlerinin önemi hakkında daha doğru çıkarımlar yapmak için, onları 6 ayrı alanda ele aldım. Bunlar:
1-Olumlu Duygular: Aşk, muhabbet, sevinç, sevgi, mutluluk, haz vb. gibi duygulardır. Bu tip duygularda “heyecan” kilit rol oynar. Örneğin, aşık olduğumuzda, çok sevindiğimizde duygularımıza hakim olan şey heyecandır. Buradaki heyecan, hayatımıza mutluluk, neşe getirir. Anne-baba olma heyecanını yaşadığınızı düşünün. Az mı yoksa çok mu sevinirsiniz? Gördüğünüz gibi, duyduğumuz duyguların derecesi “az ya da çok” diye sıralanır. Örneğin, ” O’nu çok seviyorum; ya da işe girdiğime çok sevindim” gibi. Öte yandan duygularımızın yoğunluğu, tutku, hırs ve ihtirasa kadar uzanabilir. Genellikle, bu duygu çeşidinin bedenimiz üzerindeki etkileri olumludur. https://kurandakihayat.com/duygularimiz/
2-Olumsuz Duygular: Öfke, hiddet, nefret, kin, düşmanlık, kıskançlık, hased, vesvese vb. gibi duygulardır. Heyecan bu duyguların da bir çoğunda bulunur. ancak, bazı olgular hariç, pozitif anlam taşımazlar. Örneğin; öfkelenince, hiddetlenince kişinin, karşısındakine kendince” haddini bildirmek “için kaba kuvvete baş vurması adrenalini yükseltir. Limbik sistemindeki farklı salgı bezleri devreye girer ve elbette bu tür öfkeler bizden çok şey götürür. Öfkeyle karşınızdakine büyük zarar verebilirsiniz. Kuran’da, “öfkeni yut” diye emredilmiştir (Ali İmran 134). Diğer semavi dinlerde, inaçlarda da aynı veya benzer anlayışlar vardır. Öfke bazen pozitif anlam ifade eder. Örneğin, öfkeli bir saldırganın elinde bir şilahla etrafına saldırdığını düşünelim. Silahlı saldırganın bu davranışına şahid olan bir diğer kişinin bu haksızlığa öfkelenip, zulmü durdurmak için olaya müdahil olması “öfke” kavramına pozitif bir anlam katar. Olumsuz duyguların bedenimiz üzerinde, (mazlum olduğu halde öcünü alan; haksızlığa karşı koyan hariç,) hiç bir olumlu etkisi yoktur. Onlar, Hz. Muhammed’in (sav) işaret ettiği ” ateşin odunu yiyip bitirdiği” gibi insanı yer ve bitirirler.
3-İstenmeyen Duygular: İkiye ayrılırlar: a- Kaçınışması mümkün olmayan olguya karşı duyulan duygu, Örneğin, ölüm ya da ölüm korkusu gibi. b- Kaçınmak için mümkün olan her çabayı gösterdiğimiz, karşılaşmak istemediğimiz duygulardır: Elem, keder, üzüntü, ıstırap vb. gibi.Bu duygular insanı heyecana sürüklemezler. Ancak, onlarla karşılaşmaktan korktuğumuz için heyecan duyarız.Örneğin, sevdiklerimizi kaybetme korkusu, vb. gibi.
4-Rahatsız edici duygular: Bunlar sağlıksız duygulardır. Kendi içlerinde farklı bölümlere ayrılırlar: a- Korku,kaygı,tasa,depresyon, hastalık gibi çeşitli şekillerle önümüze çıkan duygulardır. Örneğin, kanser hastası bir kişi, hastalığından ötürü endişe duyarak depresyona girebilir. Heyecan, duygunun çeşidine bağlı olarak az ya da çok derecede mevcuttur. b- Çekingenlik, ürkeklik, suçluluk, utangaçlık vb gibi kişinin kendi iç dünyası ile bağlantılı olan duygulardır. Bizler bir anlaşmazlık, iç çatışması, beğenilmeme korkusu, çıkarımızı ya da statümüzü koruma amaçlı gibi sebeplerden dolayı bu tür duygularımızı bastırmak isteriz. Bunun için ya savunma mekanizmalarına baş vururuz, ya da rahatsızlığımızı saklamak için yüzümüze maskeler takarız. Her maske yüzümüze örttüğümüz bir tül gibidir. Bu maskeler kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Örneğin, Japonlar kızgınlık, utangaçlık gibi duygularını gülümsemeyle maskelerler. Bu duygular, yaşantımızda çok etkilidirler: Bizleri kötü alışkanlıklara sürükleyebilirler. Kötü alışkanlıklar (bad habit) duyduğumuz kaygıya karşı sinir sistemimizin bir cevabıdır. Genellikle, her kötü alışkanlık biz onun farkında olmadan içimizde kökleşir. Peki bu çemberden kurtulmak mümkün mü? Elbette! İnsan bir kez hayattan neyi, nasıl ve ne zaman elde edeceğini düşünmeye başladı mı ( bir baskı hissetmeden) asabiyet, sinirlilik öfke gibi duygularımızın yerini huzur, tolerans, sakinlik ve ölçülülük vb alır.
Rahatsız edici duygularla, eğer kararlıysak kendimiz baş edebiliriz. Örneğin, sigara içmek ve/veya tırnak yemek gibi bir alışkanlıktan, kararlıysak kurtuluruz. Yoksa, istediğiniz kadar bunların kötülüklerinden dem vurun, kişi tırnak yemeye de sigara içmeye de devam eder. İçki, uyuşturucu ve kumarda durum biraz daha farklıdır. Çünkü, buradaki problemler daha büyüktür. İçki, kumar ve uyuşturucu ilişkileri zedeler veya yıkar. Örneğin, kişi talebe ise ödevlerini yapamaz, derslerine odaklanamaz. İlaveten, çoğunlukla ailesi ve arkadaşlarıyla ilişkileri bozulur. Çalışıyorsa, performansı düşer. Bir doktor, şoför ya da uçak pilotunun alkollü olarak çalışmalarına kim sıcak bakar? Hiç kimse! Özel hayatlarında da eşiyle, ailesiyle ve çevresiyle problemler baş gösterir. Kısaca, rahatsız edici duygular kötü alışkanlıklara dönüştü mü, kişi nefsine muhalefet eder. Çünkü, vicdanı “kumarı bırak” der. Nefsi, “kaybettiğim parayı geri kazanayım bırakacağım” diyerek vicdanını bastırır. Bu zihniyet kişiliğini geliştirmesine engel olur. Stresse girer. Kurtuluş reçetesi mi? Düşünmek ve gereğini yerine getirmek. Ama, temiz akılla yani vicdani aklı devreden çıkarmadan düşünmek. Örneğin, alkolü kendi çabasıyla bırakamıyorsa, tedavi merkezlerine başvurmanın gerekliliğini idrak edip tedavi olacaktır.
5-İyilik Duygusu: Maneviyatla ilgili duygulardır. Fedakarlık, yardımseverlik, merhamet vb. gibi duyguları içermektedir. Olumlu duygularla özellikle ” sevgi” ile bağlantılıdırlar. Buraya çok dikkat etmek lazımdır: Çünkü, iyilik duygusu ile ” iyi” bir ya da aynı değildir. “İyilik” bir duygu iken; ” iyi” bir değerdir. https://facebook
6-Kötülük Duygusu: Temelinde diğer insanların can, mal ve ırzına tecavüz etmek vardır. Tehlike, çatışma ve suçu içinde barındırır. İnsanı felakete sürükler. Diğer tüm duyguların aksine, kötülük duygusunun temelinde ” iyi” karşıtı olan “kötü” bir değer yargısı olarak yer alır. Kuran, insanların iyilik ve kötülüğe eğilimli olarak yaratıldıklarını beyan buyurur. (Şems 8). Ayette vurgulanan tıpkı bir temometrenin sıcak ve soğuğu gösterdiği gibi, insanlarda da bu iki eğilim yani iyi vr kötü iç içedir. Ancak, insana seç im hakkı verildiği için iyiyi veya kötüyü seçmek kişinin kendi elindedir. Örneğin, helikopterle hasta da taşıyabilirsiniz, bomba da atabilirsiniz. Seçim sizindir. Ama, şunu daima hatırlamakta yarar vardır: Tüm kötülükler gücünü “iyi”den alırlar, ondan beslenirler. Çünkü, kötü karanlıktır, ışığı yoktur. Elmanın içindeki kurt neyi yiyip bitirmektedir? Bedenimiz ve ruhumuzda da durum farklı değildir. Hasta iken iyileşmemizi belirleyen bağışıklık sistemimizdir. O çökmüşse halimiz nice olur? Buradan şu gerçeğe ulaşmak artık zor değildir: Her varlık “var olma gücünü” İYİ” den alır. En iyi kimdir? Ya da en iyi nedir? Cevap: Allah’tır. İleride bir başka yazıda duyguların başka bir çarpıcı yönünü işleyeceğim.
Görüşmek üzere!
Как получить идеальное лицо: секреты клиники косметологиилазерная эпиляция над губой спб http://www.popunderinfo.com/ .
Thank you for thorough details. Very good.
Cok guzel