Yazılarımın amacı hayatınızı daha iyiye götürmenize yardımcı olacak şeyleri sizinle paylaşmak ve onların neler olduğunu anlatmak. Kısaca, size HAYAT’ı , ama Kuran’daki hayatı anlatmak istiyorum. Her ne zaman öğrenmek istediğim bir şey olsa; aklıma gelen ilk şey “Hayat” oluyor. Çünkü, hayat Allah tarafından hepimize verilmiş bir emanettir ve bizler ne yazık ki bu emanetin hakkını vererek yaşamadığımız için fiziksel, ruhsal ve zihinsel zorluklarla mücadele ederek yaşıyoruz. Oysa, hayat yaşamımızın her anında, her karesinde yer alan bir realitedir. Ama bizler, kendimizi ve bilgilerimizi yenileyerek yaşamamız gerektiğini hatırlamak istemiyoruz. Yazılarımın amacı, öncelikle insanlarının çoğunun “hayat” alanında yardıma ihtiyaçları olduğunu düşünmem: Böyle düşünmemin nedeni, onların yaşamlarını klişelerle sürdürmeleri.
Ben hayat otobanında hep yalnızdım ve Rabbimden başka hiç kimseye sığınmadım. Arkadaş olarak da kendime din, bilim ve felsefeyi seçtim. Ama, Allah’ın lutfu ile bazı insanlardan çok daha fazla yol aldım. Bu sayede başkaları içinde değerli ve yararlı bilgiler öğrendim.https://kurandakihayat.com
Peki, beni din, bilim ve felsefeye çeken etmen neydi? Niçin din, bilim ve felsefe?
DİN, çünkü içinde yaşadığım evreni, doğayı, insan eylem ve ilişkilerini anlamamı, kavramamı sağlayan kurallardan oluştuğu için. Evren ve doğadaki düzen ve hareketin aynısının ya da benzerinin, insanın kendi benliğinde de hüküm sürdüğünü gösterdiği için. Din, çünkü insanın ‘iyi/kötü’ eylem, düşünce ve arzularının ruhsal ve/veya ahlaki bir düzene bağlı olarak gerçekleştiğine inandığım için. İnsanın zihnini ve aklını olduğu kadar, duygularını da saran, kucaklayan bir anlatıma sahip olduğu için. Din, çünkü bilimi, din ve bilim alimlerini yücelten bir anlayışın doğruluğunu işaret ettiği için…
NİÇİN BİLİM?
Bilim, çünkü “ne?”, “niçin”, “nasıl” sorularını araştıran, üzerinde inceleme yaptığı konu, olgu, olay ve maddede doğru cevapları bulmaya uğraştığı için. İncelediği bir olgudaki ilişkileri, yasaları, kuralları, biçimleri ve düzeni ortaya çıkarmaya çalıştığı için. Bunu yaparken de, varsayım, hipotez, teori ve deneylerle ispatlama yoluna gittiği için. Ele aldığı herhangi bir olgudaki önermeyi, teoriyi veya varsayımı deneye dayalı olarak, ya da deneye dayalı olmayarak (matematikle) ispat etme çabası güttüğü için…
NİÇİN FELSEFE?
Felsefe çünkü, bilimsel buluş, icat ve deneylerin etkisi eşliğinde, akla ve eleştiriye dayalı düşünce yardımıyla objektif gerçekleri açıklamaya uğraştığı için. Bu gerçeklikleri analiz ederek-ki tutarlı çıkarımlar yapa yapa ilerler-izah etmeye çalıştığı için. Felsefe çünkü, çalışmalarını çoğunlukla metodolojik ikna yoluyla temellendirdiği için…
Görüldüğü gibi, DİN, BİLİM VE FELSEFE kişisel ya da siyasi akım ve kışkırtmalara bağlı değildir. Örneğin, “islami fobi” gibi hiç bir temeli olmayan bir kavramın arkasına sığınarak, İslamiyete ve KUR’AN-I KERİM’E karşı takınılan düşmanca tutumları bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Oysa ki din de, bilim de, felsefe de kişisel ve toplumsal bir düzenin doğal koruyucularıdır. Örneğin, bir toplumdaki gerçek din alimleri, bilgin ve filozoflarla, “temiz akıl” sahibi insanlar, evren ve doğadaki varlık ve olayların açık-gizli tüm özelliklerinin akıl yürütme ve deneyle kavranabildiği gerçeğinden asla uzaklaşmazlar. İşte bu alimler ve insanlar, tarih boyunca bir yudum suya hasret kalmış gibi olan kimselerin gönüllerini, kalplerini ilim deryası ile sulamışlardır. Bunu yapmayıp da, görünür(dünya) ve görünmeyen alem(ahiret) hakkında yanlış, hurafe ve batıl inançlara sürüklenenler, diğer insanların kalplerindeki pınarları kurutup “çöle” döndürmüşlerdir.
Yıllar sonra bu alanda kalemimi tekrar elime alacağımı düşünmemiştim. Ama ilim, akıl ve felsefenin olumsuz değerler olarak görüldüğünü ve bu anlayışın dine dayandırıldığını görünce sessiz kalamayacağımı anladım. Oysaki, Allah’ın olumsuz olarak nitelendirdiği akıl, “kötülüğü düşünen, kötüye çalışan ” akıldır. Hangimiz çok akıllı bir evlada sahip olmayı istemez ki? Ama bu akıllı evladımız seri bir katil, bir sahtekar, ya da dolandırıcı ise onun aklına hürmet eder misiniz? Din, bilim ve felsefe her bireyin aklına dayalı olarak o kişide serpilip gelişir. Aklı olmayanın dini bir yükümlülüğü de yoktur. Kuran’ın tanımıyla yalnızca ” temiz akıl sahipleri” cehaletten kaçar. Bunu bir sonraki yazımda ele alacağım.
İslami fobi diyerek insanlar ve toplumlar arasında kin ve nefret ateşi yakmayı ve onu körüklemeyi düşünen cahiller ordusuna Kuran şöyle cevap vermemizi buyurur: “Selam size! Biz cahillerden hoşlanmayız.” (Kasas,55).https://twitter.com/anaskaroglu
Hep aydınlık günlerde buluşmak dileğiyle…